“Yine başım dönüyor garip hâllerde
Neden koşarsın hâlâ boş hayallerde?
Anladım bir şey eksik, bulamadım, nerde?
Sorma hiçbir şey sorma, aklım başka yerlerde

Sarılmışız biz bize
Keyfimiz yerinde
Dünya dursa bile
Kimin umrunda?”

“Biz dünyayı çok sevdik, ölüm bizden uzak olsun
Aşık olduk yüreklendik, kader bizden yana dursun
Hasretliği çektirme Tanrım, gözümüz yollarda kalmasın
Ne istersen al götür ama sevda bize, aşk bize kalsın”

Şarkılarını ilk çıktığında dinlediyseniz ,

“Bir bilmecem var çocuklar…
Haydi sor sor…
Çayda, kahvaltıda yenir..
Acaba, nedir nedir?
Bisküvi denince akla..
Tamam şimdi buldum..
Hemen onun adı gelir..”

Okuduğunuzda dudağınızda gülümsemeyle içinizden “Eti Eti Eti! “ sesleri yükseliyorsa,

“Besleyici sütlü vitaminli,

Enerji dolu lezzetli cümleleri “size

“SANA! SANA! SANA! “dedirtiyorsa ,

Selocanlarla değil de Jetonlarla hayata bağlanmaya çalıştıysanız, bazen de bağlanamayıp yutturduğunuz jetonlarınız olduysa,

Şekerkız Candy, Şirinler, Taş Devri, Red Kid, Uçan Kaz, Casper isimleri size sevgi ve dostluk öğelerini çağrıştırıyorsa,

Zaman mefhumunuzda Eti kemik geçiyorsa,

Ressam Bop Ross’un “Şuraya yaşlı bir ağaç çiziyoruz. Belki de şurada yaşayan mutlu küçük çalılıklar vardır. İşte tam şurada… Belki de çalılıkların arasında sevimli, minik sincaplar neşeyle geziniyorlar. Biraz vanday kahverengi, biraz titan beyazı alalım… Tamam.”sözleri içinizde resim aşkını tetikliyorsa, dudağınıza gülümseme konduruyorsa,

Acaba nedir nedir ?

Okur yazarlığınızı ,

-Cin Ali bak! At

-Bak, Cin Ali, bak.Bu At.

-Baba, o atı bana al.

Cümlelerine borçluysanız,

Arkadaşlarınızın, kalbi kadar temiz sayfaları olan defterlerine duygularınızı yazdıysanız,

Yılbaşında tebrik kartını el yazısı ile yazıp postaya verdiyseniz,

ALTIN REHBERde adınızı soyadınızı bulunca sevindiyseniz ,

Kaset sarmasının ne olduğunu biliyorsanız, üstüne bir de yanık sesinizle karışık kaset yaptıysanız,

Anadolu evlenme geleneği göznuru çeyizleriniz Ören Bayan ile motifleyip her genç kızın rüyası Zetina dikiş makinası ile dikildiyse,

Sinema izlemek için Pazar gecesinini, eğlence programı için Cumartesiyi , dansöz izlemek için yılbaşını beklediyseniz,

Gazete kuponları ile Meydan Larousse, Temel Britannica alınan evlerde yaşadıysanız,

Çocukluğunuzda sokakta özgürce sek sek ,yakartop, topaç, saklambaç oynayıp ip atladıysanız,

Leblebi tozu yerken öksürüklere boğulup inadına devam ettiyseniz,

Arkadaşlığınızı kendinize kankardeş seçip dostluğa çevirdiyseniz,

Hangi baş? Benden baş mı öteki baş mı diye de sorduysanız,

Acaba nedir nedir ?

90 lar…

Biz ,Uykudan Önce programı ile erken yatan mutlu ve sağlıklı,

İsim şehir oynayan kültürlü, “Adam olacak çocuk”lardık.

Dolarla maaş alıyor olmasa da ailelerimiz, çokemeli, etipufu seven bol sıfırlı milyonerlerdik.

Aynı zamanda biz;

“Biz Şenliğe gitmiştik

Onlar öldürmeye gelmişlerdi

Biz devlete güvenmiştik

Devlet onların yanındaydı

Onlar ölüme inanıyorlardı

Biz sevgiye

Onlar kalabalıktı

Biz bir avuç kadar.”

Genco Erkal’ın bu sözlerle başladığı “SİVAS 93” oyununun asıl oyuncularıydık.

90’ların en büyük utançlarından “yak! yak! yak!” sözlerine tanıklık ettik.

7,4 şiddeti ile sallandık.

Acıları, gözyaşlarını gördük.

Susurluk kazası ile Devlet-mafya-siyaset üçgenini çözmeye,

Kirli siyaset, temiz eller nedir anlamaya çalıştık.

Ders aralarında hayallerimizden çok Körfez Savaşını konuştuk.

Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak için işlenen bir dizi cinayete anlam veremesek de tanıklık ettik

Prof. Dr. Muammer Aksoy, Ankara, 31 Ocak 1990.

Çetin Emeç, İstanbul, 7 Mart 1990.

Turan Dursun, İstanbul, 4 Eylül 1990.

Doç. Dr. Bahriye Üçok, Ankara, 6 Ekim 1990.

Uğur Mumcu, Ankara, 24 Ocak 1993.

Ali Günday, Gümüşhane, 25 Temmuz 1995.

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Ankara, 21 Ekim 1999.

Toplumsal veya bireysel acılı yaprak dökümlerimiz olsa da hayat yolculuğumuz devam ediyor.

Acısıyla ,tatlısıyla…

Biz dünyayı çok sevdik, SAVAŞ bizden uzak olsun
Aşık olduk yüreklendik, kader bizden yana dursun
Hasretliği çektirme Tanrım, gözümüz yollarda kalmasın
Ne istersen al götür ama sevda bize, BARIŞ bize kalsın.

“Biz dünyayı çok sevdik,
Ölüm bizden uzak olsun.” Eşliğinde maskesiz, mesafesiz yarınlara…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner55

banner48

banner72

banner73