Varisleriniz varsa dikkat!

SAĞLIK

Ağrılara, kramplara sebep oluyor, kozmetik açıdan rahatsız eden görüntüler doğuruyor, yaşam kalitesini düşürüyor, cilt ülserine, hatta kangrene kadar gidebiliyor. Tabii tedavi edilmezse… Bacak toplar damarlarındaki bir bozukluğu ifade eden varisleri, günümüz modern tedavi yöntemleri sayesine başarıyla kontrol altına almak mümkün.

İnsanlık tarihi kadar eski bir sorun varis… 2500 yıl önce yapılan bazı Yunan heykellerinde bile gördüğümüz bu sorun, genellikle hayati önem arz etmese de yaşam kalitesini düşürmesi ve ciddi kozmetik sorunlar yaratabilmesi nedeniyle önemli. Özellikle ayakta durmanın çok olduğu mesleklerde ve kadınlarda sık görülen varis, bacaklarda toplardamarların genişlemesi, uzaması ve büküm büküm olması şeklinde ortaya çıkıyor.

Bacaklarımızdaki kirli kanı taşıyan damarlarımız, tek yönlü açılarak çalışan kapaklara sahip. Bu kapaklar, ayaktan kalbe doğru kanın geçişine izin verirken geri dönüşüne izin vermiyor. Ancak zaman içinde, bazı faktörlerin etkisiyle kapaklar bozuluyor (venöz yetmezlik) ve kan geriye kaçmaya başlıyor. Böylece damar içindeki kanın kalış süresi ve basıncı yükseliyor, bu da damarın en zayıf noktasında genişlemelere neden oluyor. Genişleyen damarlar cildin hemen altında belirgin bir şekilde görünüyor ve kozmetik açıdan da istenmeyen görüntüler oluşuyor. Elbette sadece bu değil; eskiye oranla uzun süreler ayakta kalamama, çabuk yorulma, ağrı, kaşıntı, diz altı bölgede şişlik, ciltte renk değişimi gibi şikayetler de görülüyor. Tedavi edilmediğinde ciltteki renk değişimleriyle beraber cilt ülserinden kangrene kadar giden tablolar yaşanıyor. Ancak günümüzde erken tanı ve tedavilerle bu aşamalara gelmeden sorunu çözmek mümkün. Konuyu, Anadolu Sağlık Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ahmet Hulisi Arslan ile konuştuk; sadece varisleri yakından tanımayacak, varislerden korunmak için de neler yapmanız gerektiğini de bu yazımızda okuyacaksınız…

En Sık Hangi Yaş Aralığında Görülüyor?

En sık 30-40 yaş aralığında görülen varisler aynı zamanda daha genç ve ileri yaşlarda da ortaya çıkabiliyor. Bilinen kesin bir nedeni yok ancak varis için yatkınlık oluşturan bazı faktörlerden söz edebiliriz; ayakta uzun süre hareketsiz kalmak, bazı hormon ilaçları, tiroit ilaçları ya da astım ve KOAH gibi hastalıkların tedavilerinde kullanılan spreyler, hamilelik ve aşırı kilo alımı gibi. Özellikle kadınlarda daha sık görülmesi hamilelik, doğum kontrol haplarının ve östrojen preparatlarının kullanımı gibi faktörlerden kaynaklanıyor.

Nasıl Tanı Konuyor?

Eskiden daha çok girişimsel bir yöntem olarak kullanılan venografiyle tanı konarken artık günümüzde bu yöntem ağırlığını neredeyse tamamen kaybetmiş durumda. Varisin kesin tanısı için günümüzde sıklıkla kullanılan en güvenilir ve kolay yöntem olan venöz doppler ultrasonografiyle, hangi damarların ne şiddette tutulduğu ayrıntılı olarak tespit ediliyor.

Varis Tedavileri Nasıl Oluyor?

Varis için hangi tedavinin uygulanacağına, hem klinik hem de tanı kriterlerinin birlikte değerlendirilip karar verilmesi gerekiyor. Girişimsel tedavi için özellikle ultrasonografide ileri derece venöz yetmezliğinin görülmesi ve hastanın da bu durumdan muzdarip olması önemli.

Palyatif tedaviler (girişimsel olmayan) dediğimiz koruyucu ve destekleyici tedaviler tüm varis hastaları için uygulanabiliyor. Damar yapısını destekleyen varis çorapları ya da ağızdan verilen bazı ilaçlar ve bacaklarında ülseri olan hastalar için uygulanan bandaj tedavileri bu grupta yer alıyor. Girişimsel tedaviler ise varisin şekline ve cinsine göre değişiyor. Örneğin örümcek ağı gibi görünen “spider varisler” var ve cerrahi tedavisi mümkün değil. Bu gibi yapılar için enjeksiyon (skleroterapi), radyofrekans ablasyon ve lazer uygulamaları söz konusu. Özellikle 1 mm altında kalınlığa sahip varisli damarlarda kullanılıyor ve başarı şansı %75-80 civarında. Bu tedavilerde görüntüyü iyileştirmeye odaklanılırken, damar içine verilen ilaçla oradaki kanın boşalması sağlanıyor. Ancak 1 mm üstünde kalınlığa sahip damarlarda lazer uygulamalarının ve skleroterapinin başarısı düşük. Bu tip yapılarda yakın zamana kadar genellikle cerrahi olarak venöz yapıların tamamen çıkarılması söz konusuyken, günümüzde artık yeni tedavi yöntemleri öne çıkmaya başladı. Yakma tedavisi olarak bilinen intravenöz lazer ablasyon tedavisi de bu yeni yöntemlerden biri. Ancak bu tedavide de son dönemlerde lazer yerine radyofrekans kullanılarak çok başarılı sonuçlar alınıyor. Uygulamada, ultrason eşliğinde damar içine yerleştirilen kateterin uç kısmında ısı veren bölümün yardımıyla damarın içten yakılarak kapatılması sağlanıyor. Yatış gerektirmediği için hasta aynı gün taburcu oluyor. Bu tedavilerde başarı oranı da hayli yüksek (%98-99). Böylece damarın çok büyük oranda kapanması ve varisin ortadan kalkması sağlanmış oluyor. Ülseri olan hastalarda da uygulanan bazı farklı yöntemler ve özel yara bakımları var ancak bu tip vakaların görülme sıklığı oldukça düşük.

Varislerden Korunmak İçin 8 Kritik Önlem!

Varislerin ortaya çıkmasına neden olan faktörlerden uzak durun. Örneğin uzun süreler ayakta hareketsiz kalmayın. Mesleğinizden dolayı (öğretmen, güvenlik görevlisi gibi) mecbursanız varis çorabı kullanın.

Direkt güneşlenmek yerine gölgede güneşlenin. Doğrudan güneşe ışığına maruz kalarak güneşlenmek, kılcal varisleri artırıyor.;

Hormon takviyelerinden mümkün olduğunca uzak durun. Daha az hormon içeren ilaçlar kullanmak için doktorunuzla görüşün.

Hareketli bir yaşam tarzından vazgeçmeyin. Günde en az iki defa 30’ar dakika tempolu yürüyüş yapın.

Deniz suyunda yüzün. Varis sorunu yaşayanlardan alınan bildirimlere göre deniz suyu şikayetleri azaltıyor.

Yatış konforunuzu düzenleyin. Yatarken ayağınızı bir miktar yükselterek yatın.

Aşırı sıcak banyolardan ve kaplıca gibi termal tesislerden uzak durun. Ilık banyo ve sonunda soğuk bir duşla vücudunuzu ıslatın.

Beslenmenize dikkat edin. Fazla kilo almayın ve özellikle ani kilo alıp vermemeye özen gösterin.

*Anadolu Sağlık Merkezi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.