Depremle ilgili olarak sosyal medya da çok şey anlatılıyor, yazılıyor, çiziliyor, paylaşılıyor.

Üzülen, sanalda olsa gözyaşı döken bir sürü kişi var.

Doğrudur, insan olmanın erdemini yüreğinde taşıyan herkes depremin yıkıcı sonuçları karşısında derin üzüntü yaşıyor.

Ne var ki hiç kimse depremi birebir yaşayan, yakınlarını kaybedenlerin acısını bilemez.

Çünkü onlar acının tamda merkezinde devasa bir yıkım yaşadılar.

Hayalleri, geleceğe dair düşleri, umutları bir gece yarısı yok olup gitti.

En acısı ise sevdikleri, eşleri, çocukları, anaları, babaları, kardeşlerini bir daha görmemek üzere kaybettiler.

Deprem felaketinin gecesi insanlar yarına ilişkin birçok şeyi düşünerek derin uykuya daldı, bazıları yatağına henüz girmiş, kimileri ise uyku tutmadığı için hala ayaktaydı.

Hiç kimse böylesine kocaman bir yıkım ve acıyı yaşayacağını aklına dahi getirmiyordu.

Ölüm en tatlı anında uykuda yüzbinlerce insanı yakaladı.

17 Ağustos 1999’da benzer bir depremi bizde yaşadık.

Gölcük merkezli 7,4 şiddetindeki deprem Gebze bölgesinde de çok şiddetli hissedilmişti.

Anımsıyorum, o gün hava gerçekten çok sıcaktı ve evin içi biraz serinlesin diye pencereleri açmıştık.

Bende o gün yine her zaman ki gibi uykum kaçtığı için TV izlemiş ardından uyumak için yatağa uzanmıştım.

Elektriklerin ani kesilmesi ve ardından ortaya çıkan büyük bir gürültü ile yerimizden fırlamıştık.

Sanki binayı bir şeyi temelinden olabildiğince güçlü şekilde sarsıyor ve yerinden çıkarmak istiyor gibiydi.

Karanlıkta geçen saniyeler âdeta uzun saatler gibi gelmiş ve o an binanın üzerimize yıkılacağını çaresiz bir şekilde düşünüvermiştim.

Sonuçta bir şekilde kendimizi dışarı attığımız da depremin yarattığı şokun etkisiyle ağlayan, sinir krize geçiren, korkudan ne yapacağını bilemeyen sokakta yüzlerce insanı gördük.

24 yıl önceki Gölcük depreminde biz şanslıydık, kurtulmuş ve hayatta kalmıştık.

6 Şubat 2023’te ki Kahramanmaraş merkezli büyük depremde ise şansı olmayan yüzbinler vardı.

Müteahhittin daha çok kar etmek adına kötü malzeme ile yaptığı, devletin ilgili yetkililerinin yapımına göz yumduğu binaların enkazında binlerce insan kalıp, yaşamını kaybetti, yine on binlercesi yaralandı.

Sonuç olarak depremin her daim bize anımsattığı bir şey var, size şah damarınız kadar yakınım ve her an kapınızı çalabilirim.

Deprem öncesine dönük önlem alınmalı, bina ve inşaatlar sıkı denetlenmeli, sabah kalkanın müteahhit olmasının önüne geçilmeli, vatandaş deprem konusunda bilinçlendirilmeli ve depremin asla bir kader olmadığı anlaşılmalıdır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner55

banner48

banner72

banner73