İklim değişikliği son dönem yer küreyi çok ciddi şekilde etkilemeye devam ediyor.

Atmosfere salınan sera gazlarının etkisiyle karbon monoksit miktarının önemli derecede atmasıyla ortalama sıcaklıkların yükselmesi sonucu iklim değişikliği yaşanıyor.

Buna göre anormal yağışlar, fırtına, kasırga, kuraklık, çölleşme gibi meteorolojik olaylar çoğalmakta.

Tüm bunların nedeni ise fosil yakıt tüketimi, sanayi ve tarımsal alanlardaki faaliyetlerdir.

Uzmanlara göre iklim değişikliğinin önüne geçilmesi için fosil yakıt ve et tüketiminin azaltılması gerekiyor.

2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşmasına göre dünyanın ortalama sıcaklığı 2 derece olması öngörülüyordu.

Ancak bu hedefe ulaşılmadığı gibi bazı ülkelerin ise Paris Anlaşması’na katılmadığı, destek vermediği biliniyor.

İklim değişikliği nedeniyle dünyamızın başta insanlar olmak üzere öteki canlı türleri için yaşanmaz duruma gelmesi çok uzak bir gelecek değildir.

Tabi iklim değişikliği ülkemiz de kimsenin umurunda dahi değil.

Yaz mevsiminde ki anormal sıcak havadan etkilenen, yandım, piştim diyen vatandaş bunun nedenleri üzerine pek oralı olamamakta.

Kafa yapısı şudur: yaz aylarında hava sıcak olur, şurada sonbahara, ardından ise kışa ne kaldı ki!

Vatandaşın umurunda olmayan iklim değişikliği elbette sera gazı salınımının en büyük müsebbibi olan gözünü daha çok kar ve para hırsı bürümüş kapitalist sistem tarafından da görünmezden geliniyor.

Dedik ya onlar için önemli olan insan, çevre, doğa değil daha çok kar ve paradır.

Fabrikaları, endüstriyel kuruluşlarıyla sera gazı ve karbon salınımının zirveye çıkarıyorlar.

Dilovası’nda ki hava kirliliği lokal anlamda buna en iyi örnektir.

Dilovası’nda çevreyi kirleten ve insan sağlığına öldürücü darbe vuran etkenlerin nedeni olan kimi sanayi kuruluşları pervasızlık içinde hala havaya, toprağa zehirli gaz, atık bırakmaya devam ediyor.

İklim değişikliğine yol açan sera gazı ve karbon salınımının Dilovası’nda yıllardır hangi düzeyde olduğunu bilmek için bilirkişi olmaya gerek yok.

Dilovası’nda çevre kirliliğini, zehirli bacaları görmeniz yeterlidir.

Sadece Dilovası değil Gebze’yi hilal şeklinde çepeçevre kuşatan kimi bacalı sanayi kuruluşlarının da çevresel kirlilikte, havaya zehirli gazların bırakılmasında muazzam payı var.

Gebze’de kimi zaman balkonda otururken veya pencerenizi şöyle bir temiz hava alayım diye açtığınızda ağır kimyasal kokunun genzinizi yaktığını hissedersiniz.

Sonuç olarak iklim değişikliği dünyamızın genelini ilgilendirdiği gibi lokal anlamda da bizleri de yakından ilgilendiriyor.

İklim değişikliğine neden olan her konuda bireylerden başlayarak kitlesel bir şekilde bilinçli olmak, haklarımızı ve hukukumuzu korumak için eylemsel bir tavır içinde bulunmamız gerekiyor.

Eğer ki çocuklarımıza, bizden sonra ki kuşaklara bitmiş, tükenmiş bir dünya bırakmak istemiyorsak.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner55

banner48

banner72

banner73