Gebze’de o kahredici sabah haberiyle bir kez daha sarsıldık. Sabahın erken saatlerinde aniden çöken 7 katlı bina, Bilir Ailesi'nden anne Emine Bilir, baba Levent Bilir ve evlatları Muhammed Emir, Nisa ile Dilara'nın bulunduğu o daireyi bir mezara çevirdi. Henüz yaşamlarının baharında olan, küçücük hayalleri yarına umutla bakan 12 yaşındaki Muhammed Emir ve 14 yaşındaki Nisa'nın cansız bedenlerinin enkaz altından çıkarıldığı bilgisi, tüm Türkiye'nin yüreğine kor düşürdü. Daha sonra ise anne ve babanın cansız bedenine ulaşıldı.
Hayatta sadece 18 yaşındaki Dilara kaldı.
Onun için yaşam bundan sonra çok daha acı verici olacak…
Ne acı bir ironi ki, 13 yıllık, "yeni sayılacak" denilen bir yapı, herhangi bir doğal afet olmaksızın, bir anda yerle bir olabiliyor. Bu sadece bir "çökme" değil, bu göz göre göre gelen bir felaketin, insan hayatını hiçe sayan bir sorumsuzluğun en somut göstergesidir.
Oysa kim bilir, o sabaha uyanırken Muhammed Emir'in aklında hangi oyun vardı? Nisa belki de yarın giyeceği kıyafeti düşünüyordu. Anne ve babanın, evlatlarının geleceği için kurduğu nice hayal, o beton yığınının altında tarifsiz bir acıyla yarım kaldı.
Bu trajik son, basit bir kaza olarak geçiştirilemez. Bu, birilerinin daha fazla kâr etme hırsının, denetimsizliğin göz yumduğu, "makyajlı" ve arızalı yapıların sessiz çığlığıdır.
En büyük sorumluluk ve vicdani borç, bu çöküşün ardındaki tüm soru işaretlerini aydınlatmaktır. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma ve bilirkişi heyetinin göreve başlaması bir tesellidir. Ancak bu soruşturma, kağıt üzerinde kalmamalı, sonuna kadar şeffaflıkla götürülmelidir.
Binayı yapan firma, mimar ve mühendisler, ruhsat ve iskân veren ilgili belediye birimleri ve bu süreçte sorumluluğu bulunan herkes, kim olursa olsun, mensup olduğu parti, siyasi görüşü ya da gücü gözetilmeksizin, adil ve tarafsız bir şekilde araştırılmalı, suçları kanıtlandığı takdirde en ağır cezayı almalıdır. Kimsenin "daha fazla para kazanma" hakkı veya sorumluğunu yerine getirmeme keyfiyeti bir ailenin hayatını elinden alma lüksünü vermez.
Bu çöküş, sadece Bilir Ailesi'nin değil, bu ülkede güvenle yaşamak isteyen herkesin canını yakan bir uyarıdır. Bir daha böyle bir felaketi yaşamamak için, Gebze bölgesinde mevcut yapı stokunun acilen ve ciddi bir denetime tabi tutulması elzemdir.
Yürek parçalayıcı bu acının, son olması için; adaletin enkaz altında kalan umutları yeşertmesi, sorumluların hesap vermesi zorunluluktur.
*Cengiz Akgün





