Gazetecilik yoğun ve koşturmaca isteyen bir meslektir.
Telefon ve sosyal medya üzerinden haber ve bilgi akışını izlemekle sonra onları sitemizde habere dönüştürmekle tüm gün uğraşıp duruyoruz.
O arada sizi arayanlardan veya mesaj gönderenler dikkatinizden kaçabiliyor.
Sabah erken saatlerde başlayan koşturmaca akşama biter ve günün nasıl geçtiğini anlamak mümkün dahi olmuyor.
Akşam eve geçtiğimiz de telefonumuzdaki kayıtlarda aramalar ve mesajlara bakınca gözden kaçanların farkına varıyoruz.
Önceki gün İstanbul alan kodu olan sabit bir telefon numarasından birkaç kez arandığımı fark ettim.
Sonra aranan numaraya döndüm.
Bir baktım ki Ziraat Bankasından aranmışım.
Müşteri hizmetlerine bağlandım, aranma nedenimi sordum.
Müşteri temsilcisi kredi ödememden ötürü borcum olduğunu ve gecikmeye girdiğini söyledi.
Bende ödendiğine eminim, peki ne kadar borcum var bari söyleyin hemen ödeme yapayım dedim.
Müşteri temsilcisi tamı tamına 39 kuruş borcum olduğunu söyledi.
Yanlış anlamadınız 39 kuruş!
İnanamadım, 39 kuruş için koskoca Ziraat Bankası beni defalarca aramış, yetmemiş mesaj göndermiş.
Tabi sonra bankanın işini ne kadar özenli yaptığını görünce aferin dedim.
Tam bunları düşünürken bir gazetenin internet sitesindeki haber dikkatimi çekti.
Ziraat Bankasının bir gruba verdiği 750 milyon Dolarlık kredinin yıllar geçmesine karşın henüz ödemesinin yapılmadığı yazıyordu.
750 Milyon Dolarlık kredi borcunu alamayan bankanın kredi borcu olan çiftçilerin traktörlere, tarlarına haciz gönderdiği belirtiliyordu.
İşte zurnanın zırt ettiği yerde tamda burasıydı.
39 Kuruş için bizim yakamıza yapışan kamu kurumu Ziraat Bankası 750 milyon Dolarlık kredi için hiçte öyle davranmıyordu.
Olması ve de yapılması gereken 39 Kuruş alacak için gösterilen hassasiyetin 750 Milyon Dolarlık kredi alacağı içinde gösterilmesiydi.
Ama burası Türkiye gücü yeten yetene bir düzen işliyor.
İşte bu düzen haksız kazanca arka çıkıyor, zengini daha zengin yoksulu ise daha yoksul yapıyor.
39 kuruş için Aslan kesilirken 750 Milyon Dolara gıkı çıkmıyor!
