Sorgulamak insan olma özelliğinin en kayda değer göstergesidir.
Zaten insanı öteki canlılardan ayıran bulunmaz özelliği aklı ve sorgulama yanıdır.
Bu iki özelliğin birisini çıkarın insan eksik kalır.
İnsan sorgulayarak doğruya ulaşabilir.
Soruşturmayan, araştırmayan bireyden oluşan toplumlar ise medeni yaşam akışının çok gerisinde kalır.
Kullanılmaya, her şeye inanmaya başlar ve öyle bir sistemin içinde kaybolup gider.
Üçüncü bin yılın başlarında sorgulama kültürünün gelişip birey ve toplum genelinde kabul görmesinin yolu ise elbette tüm kural ve kurullarıyla işleyen demokrasidir.
Kağıt üzerinde değil gerçek demokrasilerde birey sorgulayarak kendi düşüncesini oluşturur, geliştirir ve savunur ve başkalarına iletmeye başlar.
Sorgulama ve tartışma yoluyla demokrasi, insan hakları ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü gibi yaşamsal değerler anlam özelliği ile yaşamın içinde etkisini gösterirler.
Günümüzde gelişmiş ülkeler dediğimiz kıta Avrupası ile ABD gibi ülkelerde sorgulama kültürü bizim ülkemizin fersah, fersah önündedir.
Onlarda kişi sorgulayarak demokratik bir yaşamın tesisini savunur, onun içinde var olduğunu hisseder ve onu korumak içinde çaba gösterir.
Gerisingeriye bırakılmış toplumlarda ise kişi başkalarının düşüncesine göre yaşamaya alıştığı için sorgulamayı reddeder.
Biat etmeyi daha onurlu olarak kabul eder.
Hani şöyle bir şey var ya, “Ben bilmem eşim bilir” gibisinden aynen öyle.
Adama sokakta memleketin halini soruyorlar kem küm ediyor veya, “Ben bilmem devlet büyüklerimiz daha iyisini bilir..”diyor.
Peki sen nesin, görüşün yok mu..?
Düşüncesini, yaşamını ve tüm benliğini başkalarına teslim edenlerin elbette sorgulama yanı körelmiştir.
Ülkemizin geleceğinin çok daha iyi olması, demokrasi, özgürlük, insan hakları ve adalet gibi kavramların etkin ve kalıcı olabilmesi için sorgulayan bireye, topluma gereksinim var.
Güzel bir söz var Atatürk’e atfedilen:
“Efendiler sorgulamayan insan cahildir, sorgulatmayan ise zalim..”
Tam da öyle!
